Suriye’deki karmaşık durum 13 yıllık çatışmanın ardından yeniden şekillenmeye başlıyor. Esad rejiminin çökmesiyle birlikte, Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğinde bir yapı oluşuyor. ABD, bu yeni düzende etkisini sürdürmeye çalışıyor. Washington, kendi çıkarları doğrultusunda bir Suriye istiyor ancak bu süreçte Türkiye ile olan ilişkileri de gözlemliyor. Türkiye, Şam ile en yakın ilişkileri olan ülke olarak sürecin yöneticisi olduğunu ifade ediyor. HTŞ’nin fiilen sahada güçlenmesiyle birlikte, İsrail’de bölgedeki dengelere müdahale etmeye başladı.
Cumartesi günü, Akabe’de yapılan Arap Temas Grubu toplantısında Suriye’de arzu edilen yeni düzenle ilgili beklentiler açıklandı. Türkiye, bu süreçte kendi çıkarlarını korumanın yollarını ararken, HTŞ’nin uluslararası meşruiyet kazanması için desteklenmesi gerektiği öne sürülüyor.
Suriye’nin kuzeyinde YPG’nin varlığı, ABD için de önemli bir sorun hâline gelmiş durumda. YPG’nin artan etkisine karşı Türkiye, HTŞ’nin liderliğinde olası bir sürecin, YPG’nin etkinliğini azaltmasını umuyor. Türkiye, YPG’nin tasfiyesi için girişimlerde bulunurken, ABD ise iki ayaklı bir planla Fırat hattındaki durumu korumayı hedefliyor. Ancak her iki tarafın da planlarının örtüşmeyebileceği endişeleri mevcut.
ABD’nin bölgedeki Kürt yönetimleri ile diyalog kurma çabası, Türk stratejisi karşısında nasıl bir etki yaratacak henüz kesin değil. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, Suriye’de etnik ve mezhepsel çeşitliliğin oluşturduğu güç dengeleri, bölgedeki aktörlerin hareket alanlarını etkileyen önemli bir parametre olarak öne çıkıyor. Kürtlerin varlığı, bölgedeki barış sürecinin sağlam temeller üzerine oturması için kritik bir unsur haline geliyor.