İki gazeteci, Nazım Daştan ile Cihan Bilgin, Suriye'de Türkiye'nin SİHA saldırısında hayatlarını kaybetti. Bu olay, sadece bir kaza olarak değerlendirilemeyecek kadar ciddi bir konu; zira bilinçli bir yönlendirme ve uygulanmakta olan bir politikayı işaret ediyor. Daha önce Irak'ta benzer bir şekilde gazeteci cinayetleri yaşanmış ve iktidar medyası, bu cinayetleri “terörist” tanımlamalarıyla meşrulaştırmaya çalışmıştı. Ancak, suikastlar hem iç hem de uluslararası hukuk açısından suç sayılan eylemlerdir. Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun açıklamasına göre suikast, insan haklarına ve uluslararası hukukun temel ilkelerine aykırıdır. Haniye gibi siyasi figürlere yapılan suikastler de bu bağlamda aynı suç kapsamına girmektedir. Gazetecilerin kendi meslekleri gereği haber yapma haklarını kullandıklarını, dolayısıyla suikasta kurban gidenlerin barışçıl ve müsamahalı bir tavra sahip olduğunun altını çizmek gerekir. Uluslararası hukuka göre, hedef alarak öldürmek yalnızca belirli koşullar altında savunulabilir. Ancak Daştan ve Bilgin, Suriye'de herhangi bir saldırının parçası olmaksızın gazetecilik faaliyetleri yürütüyorlardı. Bu durumu göz önünde bulundurursak, uluslararası hukuk açısından bu eylem açıkça suç teşkil ediyor.