Suriye’de rejimin çöküşü, bölgedeki kaçınılmaz krizlere bir yenisini daha eklerken, tarih boyunca her büyük fırtınada savrulan Süryaniler, bir kez daha görünmez hale geliyor. Bu kadim halk, hem savaşın tarafı olarak tahakküm edilirken hem de barış zamanında hak ettikleri yere ulaşamamaktadır. Suriye’deki düşüş, Süryanilere yine göç yollarını, korku ve belirsizliği dayatacak gibi görünüyor. Tarihin ağır yükünü omuzlayan bu topluluk, her seferinde marjinalleşme ve görünmez olma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bir zamanlar Mezopotamya’nın tarihi ve kültürel zenginliğinin taşıyıcıları olan Süryaniler, yeni bir varoluş mücadelesine ihtiyaç duyuyor. Kültürel varlıklarının korunması ve haklarının tanınması, sadece kendileri için değil, tüm insanlık adına hayati önem taşıyor. Ortadoğu'nun karmaşasında, Süryaniler yine kaybedenler arasında yer almak zorunda kalacak mı? Tarihin sessiz tanıkları olarak, tanınmak ve haklarıyla varolmak için ne tür adımlar atılmalı?