Günümüzde Ortadoğu’yu anlamak için etkili bir perspektif geliştirmek şart. Burada, fotoğraf sanatında kullanılan 'kadraj' kavramından yola çıkarak iki farklı bakış açısını göz önünde bulundurmak gerek. Bir kadrajda görünmeyen, diğerinde belirgin hale gelebiliyor. Bu anlamda, bölgeyi hem tarihsel hem de güncel dinamikleriyle değerlendirmek önemli.Yerel ve uluslararası güçlerin bölgedeki emelleri, son yıllarda yeniden gündeme gelen emperyalist paylaşım mücadelesi ile yakından ilişkili. Özellikle, Suriye'deki iç savaşın seyri, dış müdahaleler ve stratejik çıkarlar açısından dikkat çekiyor. Emperyalist güçler, bölge üzerindeki hâkimiyetlerini sürdürmek ve genişletmek adına çeşitli hamleler yapıyor. Türkiye’nin durumu ise karmaşık bir tablo sunuyor; söz konusu projelere dahil olabilmesi için kendi önceliklerinden bazılarını gözden geçirmesi bekleniyor.Uluslararası dinamikler, ABD'nin yeniden hegemonyayı sağlama çabasıyla bağlantılı olarak, Ortadoğu'da yeni düzenlemeleri beraberinde getiriyor. Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru (IMEC) gibi projeler, bölgedeki paydaşların ilişkilerini derinleştiriyor ancak bu yapı içerisinde Türkiye'nin nasıl bir rol alacağı belirsizliğini koruyor. Bu belirsizlik, bölgedeki diğer aktörlerin müdahale ve operasyonlarına da zemin hazırlıyor.Bir yandan İsrail'in Filistin topraklarındaki saldırgan politikaları devam ederken, diğer yandan Suriye'deki grupların yeniden güç kazanma çabaları dikkat çekiyor. Gözler, bölgenin geleceği açısından son derece kritik bir noktada. Ortadoğu’da kalıcı barış için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği aşikâr. Savaşın geride bıraktığı yıkım ve acılar, bu topraklarda yaşayan halkların yaşama sevdasını zedelememeli. Farklı yaşam biçimlerinin kabulü ve sosyal eşitliğin sağlanması, kalıcı bir çözüm için elzem görünüyor.