Antakya'da zarar gören bir kilisenin artık yerle bir olmasına rağmen, Noel ruhunu yaşatma gayreti içerisinde olan Hıristiyan topluluğu, hatıralarını paylaşarak birliklerini korumaya çalışıyor. Depremle baş etmeye çalışan eski Antakyalılar, geçmişteki birlikte kutladıkları Noelleri ve yaşadıkları derin anlamı anımsayarak, zorluklara rağmen umutlarını canlı tutuyorlar.
1964 doğumlu bir Antakyalı olarak yaşadığı acıları ve anıları paylaşan ifadeler, bu geleneklerin ve birlikte olmanın önemini gözler önüne seriyor. Sanat, yemek ve paylaşmanın ön planda olduğu bu süreçte, topluluk olarak birbirlerinin acılarına ve mutluluklarına ortak olmanın getirdiği güçlü bağlar, geçmişi daha da değerli kılıyor.
Noel orucu süresince hem gastronomik hem de kültürel etkinlikler düzenlenerek, hem yardımlaşmanın hem de birlikte olmanın önemine vurgu yapılıyor. Ancak, yaşanan kayıplar ve fiziksel yokoluş, topluluğun geleceği konusunda soru işaretleri bırakıyor.
Geçmişteki etkinliklerin ve kutlamaların bir daha yaşanıp yaşanamayacağına dair duyulan endişelerle birlikte, bu özel günlere dair özlemler, insanların kendi kimliklerini koruma çabasını daha da artırıyor. Depremlerle sarsılan bu coğrafyada, hem evlerin hem de kiliselerin onarılması ve yaşamasının büyük bir önem taşıdığı vurgulanıyor.
Gençlerin diasporaya açılan kapıları, tarih ve kültür bağlarının kopmaması adına yapılan çağrılarla kutlanırken, umudun ve dayanışmanın her durumdan daha güçlü olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Yüreklerdeki antik Antakya sevdasıyla, Noel ruhunun engin duyguları, kaybettikleri geçmişin yerine yeniden doğmak için can atıyor.