Hrant Dink’in katledilişinin üzerinden on sekiz yıl geçti. Bu süre zarfında, cinayetinin ardındaki gerçek faillerin hala ortaya çıkarılamaması, toplumda derin bir yaraya yol açtı. Son olarak, Hrant Dink’in öldürülmesine sebep olan davada zaman aşımına uğraması, vicdanları bir kez daha yaraladı. Devletin hukuktan ve hesap verebilirlikten uzak durması, bu sürecin onurlandırılmasının önünde bir engel teşkil ediyor. Hrant, halklar arası barışın savunucusu olarak, Türk ve Ermeni toplumlarının bir arada yaşayabileceği inancını yeşertmeye çalıştı. Yıllarca, resmi ideolojinin ötesinde fikirlerini cesurca dile getirerek; farklılıkları bir ayrımcılık sebebi olmaktan çıkarmayı ve insanları birbirine yaklaştırmayı hedefledi. Dink, Türkiye Ermenileri’nde uzun süredir süren sessizliği bozarak, toplumsal travmaları gündeme getirdi ve halkın vicdani bir hesaplaşma sürecine girmesini sağladı. Bugün, Dink’in fikirleri ve mücadelesi, herkesin eşit bir şekilde yaşam hakkına sahip olduğu bir Türkiye hayalini canlı tutuyor. Onun anısını yaşatmak, geçmişi inkâr etmeyerek daha iyi bir gelecek inşa etmekle mümkün.