Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Koçaş, gürültü maruziyetinin işitme sağlığı ile birlikte kalp hastalıkları riskini de arttırdığını vurguladı. Özellikle büyük şehirlerdeki aşırı gürültü seviyeleri, bireylerin sağlığını tehdit eder hale geliyor. Prof. Dr. Koçaş, ABD’de yayınlanan bir çalışmanın, uzun süreli gürültü maruziyetinin kardiyovasküler hastalıkları tetikleyebileceğini gösterdiğini belirtti.
Gürültü, sadece kulakları değil, bedeni de olumsuz yönde etkileyen bir stres kaynağı olarak ortaya çıkıyor. Özellikle İstanbul gibi kalabalık metropoller, günde birçok kez sağlığa zararlı desibel seviyelerine maruz kalmaktadır. Araştırmalara göre 80 desibel üzerindeki gürültü, hem kulak sağlığını tehdit etmekte hem de uyku düzenini bozarak kalp hastalıklarına zemin hazırlamaktadır.
Kadıköy, Şişli ve Bakırköy gibi bölgelerde gürültü seviyeleri genellikle 75-85 desibel aralığında değişiyor; bu durum bazen 90-100 desibele kadar çıkabiliyor. Prof. Dr. Koçaş, yoğun gürültüye uzun süre maruz kalmanın kalıcı işitme kaybı ve kalp hastalıklarına yol açabileceğini açıkladı.
Gürültünün kalp üzerine etkisi ise, kan basıncını yükseltmesi ve damar sağlığını bozmasıyla ilişkilendiriliyor. Trafik kaynaklı gürültü, stres hormonlarını ve iltihap seviyelerini artırarak bağışıklık sistemini zayıflatabiliyor. Özellikle gece saatlerinde 45 desibelin üzerindeki gürültü, uyku kalitesini olumsuz etkileyerek kalbin yükünü artırmaktadır.
Koçaş, 2020 yılında yaklaşık 20 milyon Amerikalının trafik kaynaklı gürültüden etkilendiğini belirterek, bunun sağlık üzerinde ciddi zararlara yol açtığını ifade etti. Gürültünün olumsuz etkilerinden korunmak için bireylere ve yerel yönetimlere önemli görevler düştüğünü vurgulayan Koçaş, kulak koruyucu ekipmanların kullanımı, evde ses yalıtımı ve gürültü önleyici cihazların kullanılması gibi önerilerde bulundu. Bu tür önlemler, hem bireylerin hem de toplumun sağlık ve refah düzeyini artıracaktır.