Cumartesi Anneleri, 1034. haftalarında yine adalet ve gerçek arayışını sürdürdü. Eylemde, Abdullah Canan’ın kaybı mercek altına alındı. Yapılan açıklamada, kayıpların bulunmasının Türkiye'nin demokratikleşmesi için kritik öneme sahip olduğu ifade edildi. Anneler, insan hakları ihlallerinin sorumlularının hesap vermesini talep etti. Vurgulanan bir diğer nokta ise, hakikati bilme hakkının herkes için geçerli olduğuydu.
Abdullah Canan, 1996 yılında Yüksekova'da gözaltına alındıktan sonra kayboldu ve daha sonra işkence edilmiş bir şekilde bulundu. Canan’ın durumunun, adalet arayışında önemli bir sembol olduğu belirtildi. Maalesef, yargı sürecindeki ihlaller ve beraat kararları, adaletin sağlanmasını güçleştiriyor. Cumartesi Anneleri, bu haksızlığın son bulması için mücadele etmeye ve Abdullah Canan’ın hikayesini unutturmamaya kararlılar.
Kadınlar, yıllar geçse de kayıpları için adalet talep etmekten vazgeçmeyeceklerini yinelediler. Abdullah Canan’ın davası, Türkiye'de insan hakları ve hukukun üstünlüğü açısından bir dönüm noktası olmayı sürdürüyor.
Abdullah Canan, 1996 yılında Yüksekova'da gözaltına alındıktan sonra kayboldu ve daha sonra işkence edilmiş bir şekilde bulundu. Canan’ın durumunun, adalet arayışında önemli bir sembol olduğu belirtildi. Maalesef, yargı sürecindeki ihlaller ve beraat kararları, adaletin sağlanmasını güçleştiriyor. Cumartesi Anneleri, bu haksızlığın son bulması için mücadele etmeye ve Abdullah Canan’ın hikayesini unutturmamaya kararlılar.
Kadınlar, yıllar geçse de kayıpları için adalet talep etmekten vazgeçmeyeceklerini yinelediler. Abdullah Canan’ın davası, Türkiye'de insan hakları ve hukukun üstünlüğü açısından bir dönüm noktası olmayı sürdürüyor.