Fransa ve Almanya'nın Avrupa Birliği'ndeki merkezi rolü giderek zayıflıyor. Ekonomik ve siyasi sorunlarla başa çıkmakta zorlanan bu iki ülke, tarihi bir karar anına girmiş durumda. Fransa'daki siyasi istikrarsızlık, merkez partilerin gücünü kaybetmesiyle, sağ ve sol uçlarda yer alan partilerin güçlenmesiyle belirgin hale geldi. Hükümet kurma görevini merkez sağdan isimlere vermekle yetinen Macron, siyasi çözüm bulma konusunda sıkıntılar yaşıyor. Ekonomik tıkanıklık, artan kamu borçları ve düşük büyüme hızı, Fransa'daki durumu daha da kötüleştiriyor. Öte yandan Almanya'nın ihracata dayalı ekonomik modelindeki sorunlar ve Rus enerjisinden mahrum kalması, büyük sanayi kuruluşlarını zorluyor. Almanya'daki siyasi belirsizlik, aşırı sağ partilerin güçlenmesine katkı sağlıyor. Bu karmaşık tablo, Avrupa Birliği'nin geleceğini tehlikeye atarken, güçlenen sağ popülist hareketler, Avrupa'daki liberal demokratik yapıyı sarsma potansiyeline sahip. Eğer bu durum devam ederse, AB'nin toplumsal birlikteliği ve ekonomik gücü ciddi bir erozyona uğrayabilir.