Esad rejiminin çöküşüyle birlikte, İsrail Suriye'deki stratejik alanları kontrol etmeye başladı. Bu gelişme, Gazze'nin yerleşime açılması, Batı Yakası'ndan büyük arazilerin devlet toprağı olarak belirlenmesi ve Lübnan topraklarına askeri yerleşimlerin kurulmasıyla birleşerek, İsrail’in yalnızca güvenlik kaygılarıyla değil, imparatorluk genişlemesi hedefiyle hareket ettiği görüşünü güçlendirdi. Özellikle Esad rejiminin askeri altyapısının yok edilmesi ve İsrail’in Suriye kuzeyinde kontrol alanını genişletmesi, bölgede yeni dengeler oluşturdu. İran’ın Direniş Ekseni’nin çökmesi ve Suriye’nin yönetim boşluğu, yaşanan gelişmelerin yankılarını artırdı. Suriye rejiminin yıkılması ardından İran’ın nasıl etkileneceği ise merak konusu. Şu an için iki senaryo öne çıkıyor: İran’daki toplumsal muhalefetin artması ile bir rejim değişikliği sürecinin başlaması veya İsrail’in İran’a yönelik askeri harekâtı. Tüm bu belirsizlik, Türkiye’nin rolünü de göz önüne seriyor. Türkiye, Suriye’deki radikal unsurların güçlenmesi riskine maruz kaldığında, bu durumun hem İsrail hem de uluslararası arenada yaratacağı gerginlikleri artıracağı düşünülüyor. Sonuç olarak, İsrail’in stratejik hedefleri doğrultusunda Türkiye ile olan ilişkilerin gerilmesine neden olabilecek çok olaylı bir süreç bizi bekliyor.